Su insan yaşamı için hayati öneme sahip. Dünyanın dörtte üçü sulardan oluşuyor. Ancak bu suların hepsi kullanılabilir niteliğe sahip değil. Suların sahip olduğu farklı özellikler, onların kullanım alanlarının belirlenmesinde oldukça önemli bir yere sahip. İçerik bakımından kullanılabilir sular arasında yer almalarına rağmen, kullanımları durumunda pek çok olumsuzluğa yol açan sert su bileşimleri de bu doğrultuda anılabilir. İçerisindeki magnezyum ve kalsiyum oranının normalden daha yüksek olmasından dolayı bu şekilde adlandırılan sert sular, çeşitli işlemlerden geçirilerek normal düzeye getirilebilir.
Sert su kullanımı hem insan vücuduna hem de makine ve kazanlara önemli zararlar verir. Sert sular ile yumuşak sular arasında bazı farklar bulunur. Bu farklılıklar şu şekilde sıralanabilir:
- Saf sular doğal hallerinde yumuşak haldedir. Yani bu suların içerisinde magnezyum ve kalsiyum içermez. Ancak suların çıkarıldığı yerlerde bulunan kireç taşları ve diğer etkenler sulara kalsiyum ile magnezyum karışmasına neden olur. Bu da suların sertlik kazanmasına yol açar.
- Sert suların kullanılabilmesi için arıtma ve yumuşatma işlemlerine gereksinim duyulur. Bu işlemler yapılmadan kullanılan sert sular çeşitli olumsuz etkiler yaratabilir. Yumuşak sular ise herhangi bir işleme gereksinim duyulamadan doğrudan kullanılabilir.
Ayrıca ilginizi çekebilir: Su Sertliği Ne Anlama Gelir
Sert Suyun Etkileri
Sert su kullanımı hem insan bedenine hem de endüstriyel alanlarda kullanıldığı makine ve cihazlara çeşitli olumsuz etkilerde bulunur. Sert suların içme suyu olarak kullanılması durumunda böbreklerde, mesanede ve karaciğerde taş ile kum oluşumu gözlenebilir. Bu sert suların en sık görülen zararlarından biridir. Daha uzun süreli sert su tüketiminde damarlarda sertleşme ve damar tıkanıklıkları da görülebilir. Bu durumun daha da ilerlemesi halinde hayatı tehdit edici durumlar ortaya çıkabilir. Ayrıca sert sular ile banyo yapılması halinde cilt kuruluğu ve saç köklerinin güçsüzleşmesi ile kepek gibi problemlerin görülmesi de kaçınılmaz hale gelir.
Endüstriyel alanlarda sert suların kullanımı ise makinelerin ve kazanların içerisinde kireç tabakası oluşmasına yol açar. Buhar kazanları başta olmak üzere endüstriyel kazanlar çalışabilmek için besleme suyuna gereksinim duyarlar. Besleme kanalından aldıkları suyu işleyen ve tesisata dağıtan bu kazanlarda kullanılan sert sular hem kazan iç yüzeyinde hem de tesisatta korozyon oluşumuna neden olur. İç kısmında kireç tabakası oluşan kazanlar, zaman içerisinde ısı verimliliklerini kaybeder. Bu da ısı elde etmek için daha fazla enerji tüketmeyi zorunlu hale getirir.
Ayrıca tesisatı kireç tutması, kazanların ve tesisatın kullanım ömrünün kısalması anlamına gelir. Bu tür olumsuzlukların görüldüğü kazan sistemlerinde bakım maliyetleri de sürekli olarak yükselir. Kazanların yanı sıra soğutma suyu ile çalışan motorlar ve makineler de sert su nedeniyle zaman içerisinde işlevlerini kaybedebilir. Bu durum, işletmelerin maddi kayıplar yaşamasına yol açar.
Sert Suyun Yumuşatılması
Sert suların içerisinde yer alan magnezyum ve kalsiyum başta olmak üzere sertliğe neden olan elementlerin nötr hale getirilmesi için uygulanan birkaç yöntem mevcut. Degazör kullanımı bu yöntemlerden biri. Ancak maliyetinin yüksek olması ve yeteri kadar işlevsel olmaması, sert su yumuşatma işleminde kimyasalların kullanımını ön plana çıkarıyor.
Kazan şartlandırma kimyasalları olarak da adlandırılan kimyasallar sayesinde, besleme suları ve soğutma suları yumuşatılarak endüstriyel cihazların bahsedilen olumsuzluklardan korunması sağlanabiliyor. Ayrıca içme sularında da bu kimyasalların kullanılabilmesi mümkün. Sağlık açısından herhangi bir olumsuz etkiye sahip olmayan şartlandırma kimyasalları ile evlerin su kazanlarındaki suları yumuşatarak sağlıklı bir şekilde kullanılabilme olanağı mevcut. Üstelik kimyasal şartlandırıcılar maliyet bakımından da oldukça uygun.
Ayrıca ilginizi çekebilir: Kazan Besleme Suyu Nedir ve Neden Önemlidir